Aziz Yılmaz'dan mektup var!

Aziz Yılmaz'dan mektup var!

Birleşik Fenerbahçeliler Vakfı Başkanı Aziz Yılmaz, hafta sonu yapılacak Genel Kurul öncesi sarı lacivertli kulübün kongre üyelerine mektup gönderdi.
Mektubunda Aziz Yıldırım'dan "Mübarek Başkan" diye bahseden Yılmaz, dile getirdiği eleştiriler ve sorulardan dolayı Haysiyet Divanı'na sevk edilip kesin ihracının emredilebileceğini ve bu yüzden ihraç edilecekse o ihraç gömleğini de seve seve giyeceğini yazdı. Aziz Yıldırım'a sorular ve eleştiriler getiren Yılmaz, "Siz değerli kongre üyelerine anlatacağım bir masalım var" şeklinde başladığı mektubunda , "Mübarek Başkan, 11 yıllık iktidar döneminde, kongre zamanlarında 3 kere aday olmadığını söyleyip 4 kere aday olmuş; kendi organize ettiği yürüyüşlerle camiayı alternatifsiz gösterip küçük duruma düşürmüş. Gurupları bitirmiş, fakat kendisi türlü entrikalarla biten gurupları aratır olmuş" dedi.

İşte Aziz Yılmaz'ın mektubundan bazı bölümler:

Sevgili Kongre Üyeleri,
Hatalarından ders almayı ilke edinmiş, erişkin ve tecrübeli bir kardeşiniz olarak, gerek duyduğum dönemlerde, kulübümüzün asıl sahipleri siz kongre üyelerimizle eleştiri ve görüşlerimi paylaşmanın en kutsal görevim olduğuna inanıyorum.Daha önceki dönemde yine böyle bir yazımı Başkanımız duyarlılıkla karşılamıştı; günümüzde ise kurduğu korku imparatorluğunda, kendine bağlılık yemini edenlerden oluşan Haysiyet Divanı'na sevk edip kesin ihracımı emredebilir. Bu yüzden ihraç edileceksem o ihraç gömleğini de seve seve giyerim. Siz değerli kongre üyelerine anlatacağım bir masalım var:


Bir varmış bir yokmuş, bir asırlık geçmişinde nice parlak zaferleri bulunan büyük bir kulübün başına,
günlerden bir gün bir oy farkla mübarek isimli bir başkan seçilmiş. O günden bugüne tam 11 sene geçmiş. Bir asırdır demokrasinin hakim olduğu bu kulüpte artık anti-demokratik bir ortam varmış ve bu büyük camia korku ve baskıya dayalı bir şekilde despotizm ile yönetilir olmuş ve diğer büyük kulüpler içinde en kötü durumda olup batma noktasına gelmiş. ( 150 milyon borcu olan Beşiktaş, mülk olarak en zengin durumda. İnönü Stadı'nı büyütüp yapacakları yeni statla gelir açısından en iyi durumda olacaklar. Galatasaray, borç açısından en kötü durumda gözükse de- ki bizim daha çok borcumuz var- mülk zengini olduğu için, statları da bittiği zaman ekonomik açıdan üçüncü kulüp olacağız.)

Mübarek Başkan, 11 yıllık iktidar döneminde, kongre zamanlarında 3 kere aday olmadığını söyleyip 4 kere aday olmuş; kendi organize ettiği yürüyüşlerle camiayı alternatifsiz gösterip küçük duruma düşürmüş. Gurupları bitirmiş, fakat kendisi türlü entrikalarla biten gurupları aratır olmuş. 30 sene evvelki gurupçuluk anlayışında olup kendi menfeaatini kulübün menfeaatinin önünde tuttuğu halde, sırf kendisine biat ettiği, ne emrederse yerine getirdiği kişileri kendi adamı ve " iyi Fenerli", diğer tarafta önceliği her zaman kulüp menfeaati olan, kaliteli, kulübe faydalı olacak insanları emirlerine amade olmadıklarından "kötü fenerli" saydığı için kulübü "biat edenler" ve "biat etmeyenler" olarak ikiye bölmüş; Fenerbahçe'deki esas önemli faktörün sessiz çoğunluk olduğunu unutmuş.
...
Kulübün televizyonu ve dergisini kendi yayın organı gibi kullanıp, kendine yakın olanlara program ve röportaj yaptırır; kendisini met etmelerini ister, etmezlerse yayınlanmayacağını söylermiş. Genel Kurul toplantılarında, H. Bilal Kutlualp gibi yönetimden kovduğu kişilerin eleştirilerini yayınlatmayıp, kendi cevaplarını yayınlatırmış.
...
Ciddi bir rakip çıktığı zaman (Şadan Kalkavan gibi), Mübarek başkan, üyelere iki gün iki gece kulüpte
yemek veririmiş. Emrindeki şube kaptanları da , teknik ekip ve sporcuların da bu politik yemeğe gelmelerini için direktif verirmiş ve sporun ruhuna birlikte ihanet ederlermiş. Hatta oy kullanamayan eş dost dışında, mahalledeki bakkal, manav, askerlik arkadaşları kalabalık olması için yemeğe çağırılırmış. Kanı ve teri ile bila ücret, Fenerbahçe ve spor aşkı için önce sporcu sonra kongre üyesi olan üyelerin sessiz çoğunluk, ortada gözükenlerin bir hiç olduğunu bilmez yanılırmış.
...
"Ben futboldan da inşaattan da anlarım." diyerek futbol takımını düşürdüğü rezil durumdan dolayı üyeler Başkanı sorumlu tutarlarmış. Mübarek başkan, futbolda hem teknik direktörü yöneten kişi, hem de transferlerde tek söz sahibiymiş. Biri İtalya'ya biri de Brezilya ve Güney Amerika ülkelerine hakim iki menejerle çalışırmış.

11 sezonda 96 futbolcu transfer ederek onlara 400 milyon$ ödemiş. ( transfer listesi en altta dip not olarak verilmiştir.) "Yılda bir hoca" ortalama (Löw, Zeman, Rıdvan, Denizli, Oğuz, Lorant, Daum, Zico, Aragones) ile teknik direktörlere de 25 milyon $ harcamış. Başkan sistemi kurmuş; menejer takımın değil, başkanın menejeri imiş. Görevi futbolcuları tek tek başkana getirip götürmekmiş. Önceleri kendi ofisinde yapılan bu görşmeler artık kulüpte yapılır olmuş. Bu görüşmeler, genelde başkanın azarlaması, taktik vermesi şekinde geçer; sezon sonunda futbolcunun sahadaki başarısı değil, başkanla görüşmede sergilediği tavır durumunu belirlermiş.

Bence seçimi yine Aziz Yıldırım kazanır...Sadan Kalkavan bence bu yükü kaldıramaz..Keşke daha güçlü adaylar olsaydı..Futbol takımımız bu yıl çok kötü bir yıl geçirdi. Bence bu yıldan ders çıkarmak lazım..Futbol'da iniş ve çıkışlar olur..Bu takım geçen yıl çeyrek fınal oynadı bence takviyelerle yine başarılar yakalayabiliriz. Ama Luis Aragones'le bu iş olmaz..Aziz Yıldırım kazanır ve Luis Aragones'i gönderir...Güzel bir seçim olsun..